Sığınak -2-
Ben buraya ilk sığındığımda (sığınmak diyorum çünkü o kadar çaresiz, o kadar kırılgan bir yolcuydum ki) yaşadığım coğrafyanın bütün alışıldık değerleri ile baş etmek zorunda kalmıştım. Uzunca bir süre istediklerim ile olduğum yer arasında çelişip durmuştum. Telefonsuz iletişimsiz, işsiz ama bağımsızdım. İstediğim zamanda kalkıp sahili dolaşıyor, meyveler ve bitkilerle doyuruyordum karnımı. Günlerce sahilde uzanıp durdum bir dönem.
Sonra bir liste yaptım. Vazgeçebileceklerimin yolculuklarım boyunca adları tek tek dizili duruyordu aklımda. Ben vazgeçilmesi uygun olmayanları ekledim oraya sadece ve onu tamamladım.
Sonra en yakın limandan, o büyük kentin şaşkınlığı içinde, gereksinim duyduğum her şeyi satın aldım. Artık evim diyebileceğim bir yeri el yordamıyla, -düşlerimdekine pek benzetemesem de- inşa etmeye koyuldum. Taşın üzerine bir taş koymanın verdiği keyfini anlatamam hiç kimseye. Elimle ektiğim bir bitkinin boy atışını seyretmenin güzelliğini de. Yorulmadan, bıkmadan ve kendimden utanmadan çoğunlukla iç güdüsel bazen el yordamıyla bir yaşam kurdum kendime.
Ama bunların çoğunu ben sana anlatmadım. Birilerinin dokunmadığı şeyleri sevebileceğini düşündüğümden yapmadım bunu. Hem zaten geldiğinde benimseyip benimseyemeceğine göre iki farklı olanak sunacağım sana.
Yada kim olduğuna göre değişecek bu.
Fotoğraf: http://ahermin.deviantart.com/art/Message-in-the-Bottle-63152409
Etiketler: ADAM
2 Temmuz 2008 09:14
yanıma alacağım üç şeyi sorsalar bana ellerin, gözlerin ve düşüncelerini isterim, istemem bedenini, başkalarının çizdiği haritalar ilgilendirmez beni