<body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar.g?targetBlogID\x3d3216149817626282103\x26blogName\x3dSalvia\x26publishMode\x3dPUBLISH_MODE_BLOGSPOT\x26navbarType\x3dBLUE\x26layoutType\x3dCLASSIC\x26searchRoot\x3dhttps://adasalvia.blogspot.com/search\x26blogLocale\x3dtr\x26v\x3d2\x26homepageUrl\x3dhttp://adasalvia.blogspot.com/\x26vt\x3d6379591138081927475', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script>

Sabah ışığında-8

Bunu çocukken de yapardım. Gözlerimi incecik bir çizgi oluşturacak şekilde açar etrafı izler, herkes uyuduğumu sanırken olan biten ne varsa her şeyi en ince ayrıntısıyla görürdüm. Şimdi de aynı şeyi yapıyorum. Ama bunu eğlenmek için değil daha çok heyecan, korku ve yabancılık karışımı bir duyguyla belki aptalca bir korunma, tanıma ve emin olma duygusuyla yapıyorum.


Biliyor musun derler ki; insanların sırtlarına baktığın zaman ona güvenip güvenmeyeceğini anlayabilirsin. Çünkü en savunmasız halleridir bu. Sana güvenmek? Hala bu konuda düşünüp durduğuma inanamıyorum. Sanki güvenmekten başka çarem varmış gibi… Bu konuyu bir daha düşünmeyeceğime dün gece uyumadan önce yeminler etmiş olmama rağmen su sabah yine aynı soruyla uyanmak da ne oluyor şimdi? Oysa dün gece kendi kendime “madem buradayım, madem böyle bir karar verdim o halde bekle ve gör” dedim. Hayata ve kadere tam bir teslimiyeti seçen insanlar her zaman kaygısız ve huzurlu yaşamazlar mı? Kaygıdan arınmak için geldiğim bir yerde yeni kaygılar edinip duran kendime küfrettim.


Odanın içine öyle tatlı bir gün ışığı dolmuş ki; tüm eşyalar sanki mucizevî büyülüymüş gibi bir hale bürünmüş. Gözlerim odanın içinde fazla gezinmeden sana takılıyor. Orada ne yaptığını anlamaya çalışıyorum. Ve bu garip kokunun ne olduğunu... Yan taraftaki kaptan çıkan buhara bakılırsa birşeyler kaynatıyorsun ama ne? Bu koku, bildiğim hiç bir şeyin kokusuna benzemiyor.


Hareketlerini izliyorum. Öyle doğal ve rahat bir halin var ki sanki varlığımdan en ufak bir tedirginliğin yok gibi. Bu gerçekten tuhaf… Ben olsaydım böyle davranabilir miydim? Yapayalnız yaşadığım bir yere, üstüne üstlük kendi evime, ne olduğunu bile bilmediğim bir yabancı gelse, şu an kanepemde uyuyor olsa böylesi bir rahatlıkla hareket edebilir miydim? Sahi böyle, yani göründüğün gibi rahat mısın, kaygısız ve umursamaz mısın? Bu basit ve her şeyden uzak yaşam insana bir güven duygusu mu aşılıyor? Ben kalabalığın, suçun ve tekinsiz sokakların bulunduğu bir kentte çok fazla zaman geçirdiğim için mi bunca güvensiz bunca korkağım? Eğer burada kalmaya devam edersem, bu ada beni çocuğu gibi kabul ederse, ben de bir gün güvenmeyi ve korkmamayı öğrenebilir miyim dersin? Kim bilir?


Hareketlerin duraksadı. Elindeki birkaç tabağı masaya bırakıp uzun uzun baktın. Gözlerin odanın içinde dolaşıyor şimdi. Göz ucuyla bana bakıyorsun. Çocuksu mavi bakışlarına şaşırıyorum. Kocaman bir adamın bedeninde çocuk gözleri diyorum. Yumuşak ve sıcak, güven veren. İçimde tuhaf bir rahatlama hissediyorum. Sanırım gülümsedim. Dilerim bunu görmemişsindir. Gülümsediğimi yani. Eğer uyumadığımı anlarsan bana dair ilk izlenimin başkalarını gözetleyen ve numaracı olacak ki bunu asla istemem.


Dışarıya çıkıyorsun. Sen kapıdan çıkar çıkmaz odanın ortasından hızla bir şey fırlıyor. Bu bir köpek. Onu daha önce nasıl fark etmediğime şaşıp kalıyorum. Köpek kapının önünde duruyor ve geri dönüp bana bakıyor. Pembe dili dışarıda, kuyruğunu sallıyor. Bu köpek gülümsüyor mu bana mı öyle geliyor? Çok tuhaf. Sonra senin ardından bakıyor. Ona işaret mi ettin yoksa o kendisi mi karar verdi bilmiyorum ama yeniden odaya dönüyor. Kalkıp onunla oynamaya başlıyorum. Evin önüne çıkıyoruz. Elimi yüzümü yıkıyorum, dağılmış saçlarımı bir toka ile toplayıveriyorum. Gidip üzerimi değiştiriyor ve yine avluya çıkıyorum. Köpek üzerime atlıyor. Oyun oynamak istiyor. Çocukluğuma birden geri dönüyorum. En son o zaman bir köpeğe bu kadar yakın oldum çünkü. Tam oyuna dalmışken uzaktan bir ses duyuyorum. Anladığım bir dilde bir şeyler söylüyorsun. Bakıp kalıyorum yüzüne. Anlıyorsun dediklerini anlamadığımı ve yine gülümsüyorsun. Yakına gelip sözlerini bu kez anlayacağım bir dilde tekrarlıyorsun: “Merhaba”

Fotoğraf: http://scoobyusa.deviantart.com/art/The-beach-52537034

Etiketler:

“Sabah ışığında-8”

  1. Blogger Batuhan Doğu Alkaya Says:

    Salvia çok anlamlı ve tekrar okunması gerekn bir yazı yazmışssın .. Beni düşündüren nokta , sen gözlerini ufak bir çizgi bırakarak kapatıyor ve hareketleri izliyorsun ya , ama o semim uyuduğunu düşünüyor o an .. Ve bu kadar rahat olabiliyor .. Onun rahat olabiliyor gibi gözüküp seni tedirginlikle kolaçan ettiğini düşünüyorum ..

  2. Blogger Salvia Says:

    Belki de öyledir. Kadın bunu kısılmış gözlerinin ardından farkedememiş olabilir. Adamın anlatılarını okuyup göreceğiz o ne düşünmüş o anda :)

  3. Anonymous Adsız Says:

    iki farklı pencereden aynı hikayeyi dinlemek çok keyifli gerçekten..