<body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar.g?targetBlogID\x3d3216149817626282103\x26blogName\x3dSalvia\x26publishMode\x3dPUBLISH_MODE_BLOGSPOT\x26navbarType\x3dBLUE\x26layoutType\x3dCLASSIC\x26searchRoot\x3dhttps://adasalvia.blogspot.com/search\x26blogLocale\x3dtr\x26v\x3d2\x26homepageUrl\x3dhttp://adasalvia.blogspot.com/\x26vt\x3d6379591138081927475', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script>

Kapı-16

Belki de gördüğün bir rüya değildi. Bunu kim bilebilir ki? Aniden uyanıp tek söz bile etmeden kapıdan fırlayan bir adamın arkasından bakarken aklımdan bu geçti. Yüzünde endişeden daha başka bilemediğim bir anlam vardı. Belli ki Korsan da alışık değildi seni böyle görmeye o da şaşkın bir ifadeyle ardından baktı.


Islak ellerimi kurulayıp evin önüne çıktım. Çoktan gözden yitmiştin gecenin karanlığında. Öylece bekledik seni, ben ve Korsan. Biraz bahçede dolaştık, biraz oturduk, biraz geleceğini tahmin ettiğimiz yöne baktık. Neredeydin ve ne yapıyordun? Seni böyle irkilten neydi, bilemedik.


Sonra ılık bir rüzgar esti. Gökte dolunay parladı. Tüm bulutların bu kadar hızlı dağılmış olmasına şaşırdım. Hala ıslak olan toprağın üzerinde çıplak ayakla yürürken bunu en son ne zaman yaptığımı anımsamaya çalıştım ama bulamadım. Neden sonra bir ürperti kapladı içimi. Bilinmez bir ürperti. Burada böyle tek başıma kalmış olmaktan belki… Bilemedim.


Bir bardak sıcak çay alsam iyi gelir diye düşündüm. İçeriye girip kapıyı kapadım. Korsana bakındım ortalıkta yoktu. Dışarıya baktım orada da…Ürperti iyice gelip yerleşti içime. Son dalımı da kaybettim sandım. Belli ki o endişesine daha fazla dayanamayıp peşinden gitmişti. Ve muhtemelen seni bulmuştu.


İkinizi merak ettim ve aklımın içinde ikinizi birbirinize emanet ettim. Koltuğa uzanıp uyumaya çalıştım. Çünkü beklemekten ve endişelenmekten bitkin düşmüştüm. Kendimi o karanlığın kollarına bırakırsam zaman hızlanır ve dönersiniz diye düşündüm. Uyku tutmadı, dışarıda bir şey çıtırdadı ben iyice büzüldüm.


Böyle beklemekten ve korkmaktan sıkıldım. Seni aramaya karar verdim. Korsan’ın yaptığı gibi tamamen içgüdülerime güvenecektim. Kapıyı açtım ve karşımdaydın… Sen ve Korsan…

Fotoğraf: http://webhamster.deviantart.com/art/Old-Door-71567903

Etiketler:

“Kapı-16”

  1. Anonymous Adsız Says:

    Giderek içine düştüm bu öykünün.. devamını merakla bekliyorum.. bu adamın geçmişinde neler var acaba?

  2. Anonymous Adsız Says:

    Hikaye gerçekten çok sürükleyici.. Bir ada ve adada ki iki kişinin yaşadıkları..Okudukça insanı heyecanlandırıyor.. Bu hikayenin devamı ne zaman gelecek?